Koçluk yolculuğu, gücünü kalpten kalbe bir koçluk ilişkisinden alır.
Küçük Prens’ten kültleşmiş, kalbe dokunan şu sözler kitabı her okuyuşumda beni derinden etkilemiştir: "İnsan ancak kalbiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez". Ne kadar incelikli, değil mi? Gözler yerine kalp ile bakmak, göze görünmez olanı kalp ile görmek…
Koç olma yolculuğu, bunun anlamını daha fazla keşfetme şansı verdi bana. Koçluğun bilimi, sanatı ve kalbi dediğimiz farklı yönleri vardır ve “koçluğun kalbi” bununla çok yakından ilişkilidir aslında. Koçluk alan kişiyi gözle görünenin ötesinde kalp ile görmek, tüm etiket ve rollerinin ötesindeki öz benliğine bakmak, kişinin kendi gerçekliğinin mayasına ulaşabilmek. Yetenekleri, arzuları, duyguları, düşünceleri, değerleri, hayalleri, yaşam amacı… Kişiyi içindeki gizli hazine ile birlikte görmek, onu tüm benliği ile olduğu gibi kabul etmek ve böylece kalpten kalbe bir ilişki inşa etmek.
Ancak olduğumuz gibi görülüp kabul edildiğimiz ilişkiler pozitif değişimi mümkün kılar, ancak böyle ilişkilerde büyür ve gelişiriz. Bu kalpten kalbe ilişkiler de ancak gözler yerine kalp ile görmeyi öğrendiğimizde mümkündür. Koçluktaki gelişim ve ilerleme, gücünü böylesi bir koçluk ilişkisinden alır. Güvenin, saygının ve kabulün olduğu bir koçluk ilişkisi kişinin köklenip meyve vermesine olanak tanıyan verimli bir toprak yaratır.
Yaşamımızda da böyle ilişkiler ne kadar çoksa o kadar güçlenir, o kadar yeşeririz. Ve belki de kalpten kalbe ilişkiler, yaşanmaya değer ve anlamlı bir hayatın en değerli yol arkadaşıdır. 🧡
Commentaires